28 Aralık 2010 Salı

Pastel Oje Dosyası -5- #61

Bu şahane bir pembe. Sahip olduğum pembelerin en güzeli, en pasteli, en tatlısı, en izlenesi... tabi bana göre. Çok seviyorum bu rengi. Aslıdna fotoğrafta göründüğünden çok hafif daha koyu diyebilirim, çok az ama.


Bu ojenin de sürümü diğer bir çok Pastel oje gibi çok rahat. Renk gayet opak, tırnaklarımda 2 kat var. Aslında illa ki hiç bir ışıkta tırnak çizgim belli olmasın deseydim 3 kat sürebilirdim ama bana çok geliyor, çok nadir 3 kat sürerim tek renk ojeyi. Yoksa desen filan yaparken yok aradaki şeffaf kat, yok en üste simli top coat, yok düzgün olsun diye başka bir top coat filan derken 7 katı bulabiliyorum çok rahat.

Neyse uzattım yine, sanırım şimdi söyleyeceğim benimle ilgili bir sorun, hangi ojeyi sürersem süreyim 2. günde tırnaklarımın ucunda ince bir çizgi oje erimiş gitmiş oluyor, Pastel'in 61 numarası için de geçerli bu. Fade out oluyor resmen, en uçta beyaz bir çizgicik duruyor. Sürdüğüm ojeyle ve üstüne bir de top coatla tırnağın ucunu da kapatsam bile aynı şey. Zaten tırnağımda bir ojeyi olduğu gibi 1-2 günden çok tutmadığım için sorun olmuyor benim için ama merak ettim işte, aynı şeyi yaşayan var mı?

26 Aralık 2010 Pazar

Review - The Body Shop - Seaweed + Vitamin E Creams

Öncelikle cilt tipimden bahsedeyim, bu kremleri nasıl bir yüze uyguladığımı açıklamış olayım.

Cilt bakımımda yüzüm için iki ayrı krem kullanıyorum, bunun sebebi ise cildimin karma oluşu. Yüzümde sadece burnum yağlı, yanaklarımın elmacık kemik üzerindeki kısmı ise kuruya dönük, geri kalan kısımları normal sayılabilir. Bunun dışında hiç bir zaman cildimle ilgili problem yaşamadım. Ergenlik çağında bile ne silivce problemim oldu ne de yağlanma. Sorunsuzum yani. Bu ürünleri de sorunu olmayan cildimdeki deneyimlerimden yola çıkarak değerlendirip anlatacağım, sizin içinde aynı etkiyi yapar mı yapmaz mı bilemiyorum.

Cildimin yapısını anlatıp nemlendirici krem önerisi istediğimde bana Vitamin E'yi önerdiler. Zaten üzerinde de her cilt tipi için uygundur yazıyor, ben olsam ben de onu önerirdim herhalde :) Yanaklarımda filan kremin yarattığı etkiyi çok sevsem de burun bölgemin fazlaca yağlandığını farkedip yeniden başvurdum, bu sefer Seaweed serisini yağlı bölgeye uygulayabileceğimi söylediler. Ben de ikili bakım setime kavuşmuş oldum.

Öncelikle Vitamin E serisinin pembiş kreminden bahsedeyim.



Vitamin E serisinin kreminin kokusu, dokusu, yapısı, her şeyi harika benim için. Çok güzel nemlendiriyor, gün içinde elim yüzüme giderse "ayy yumuşacık :)" diyorum kendi kendime. Özellikle kışın müthiş kuruyan elmacık kemikleri çevresini bu krem dize getirdi.


Yapısı ince, losyon tadında denebilir hatta. Hafif bir krem, yüzde ağırlık filan hissedilmiyor, sürdükten bir kaç dakika sonra misler gibi emilmiş oluyor. İşte bir tek yağlı cildi olanlara öneremem bunu, normal ve kuru ciltler rahatlıkla kullanır bana kalırsa. En soğuk kış günlerinde cildimi pul pul olmaktan kurtaran krem budur.

Açıklama olarak da şöyle şeyler yazmışlar:

Sırada ikinci kremim var, Seaweed Mattifying Day Cream.


Bu serinin de kokusuna bayılıyorum, ferah ve insanın içini açan bir kokusu var bana göre. Kullandığımda "temiz" hissediyorum istisnasız. Bu kremin yapısı daha şeffaf ve jelimsi aslında, çok hafif yapısı cildi hiç yormuyor ve çok rahat emiliyor.


Gerçekten matlaştırıcı, yağlanmayı azaltıcı etkisini gördüm ben. Krem kullanmadığım ya da başka bir krem kullandığım zamandan çok daha az yağlanıyor burun bölgem. Bazen burnun dışına taşıp gününe göre çene ve alın bölgeme de kullandığım oluyor. Hatta üşenirsem iki farklı krem kullanmaya bütün yüzüme direk bunu sürüyorum; soğuk ve kuru kış günleri hariç, o günlerde sadece Vitamin E'yi kullandığım da oluyor. 

Açıklama olarak şunları yazmışlar:

İki kremin rengi, yapısı, şeffaflığı filan aşağıdaki fotoğraflardan görülebilir.

Pastel Oje Dosyası -4- #79

Bir süre ara verdiğim oje dosyalarına devam.. Sırada yine Pastel'den bir oje var. Her ne kadar havalar dengesiz olup kışı yansıtmasa da, bu oje için mevsim seçmem gerekse kış derdim.

Fotoğraflarda şişede görünen renk rengin ta kendisi, tırnağımda duruşu biraz daha bordoya çalmış.



Mürdüm mü yoksa bordo mu karar veremediğim bir renk bu oje. Sanırım mürdüme daha yakın, ekşimtrak bi rengi var bana kalırsa, tabi bu sizin için bir şey ifade ediyor mu bilemem :) Pastel'in bir çok ojesi gibi gayet opak, 2 katta tamamen kapatıyor tırnağı. Çabuk kuruyor, sürerken zorlamıyor, fırça izi bırakmıyor.


Söyleceyek pek başka bir şey yok bu oje hakkında. Sürün, sürdürün :) Ayrıca rüyamda Pastel'in şu yeni 4 rengini arıyordum tırım tırım ama bulamayıp millete çıkışıyordum, hahah şaka gibi :)

20 Aralık 2010 Pazartesi

Review - Flormar - Selection Lipstick #34

Flormar standına gidince pek bir şey beğenemiyorum ben, görevli kızlar filan çok boğuyor, ışıklandırma desen berbat, hiç bir şeyin rengi olduğu gibi anlaşılmıyor filan..  O yüzden renkleri internetten bakıp çok beğensem de pek bir şey almıyorum Flormar'ın standlarından. Watsons gibi mağazalardan almayı tercih ediyorum.

Bu ruj ise Flormar standında aslında görevli kızın dırdırıyla aldığım bir ürün. İlgilendiğim bir renkti ama gerçekten çok isteyerek almadım, hani "ay tamam alıyorum, bi sus yeter ki" modunda almıştım. Çok seviyorum o ayrı :)

normalde çok dikkat ederim ama bu sefer fotoğraflar pek net olmamış, kusura bakmayın...


Alttaki fotoğraftan görüleceği üzere kapaktaki "flormar" yazısının ortası silinmiş durumda, halbuki çok da kullanmış olduğum söylenemez ruju.

Bu rujla ilgili sevmediğim üç şey var: birincisi kabı, çok ucuz görünümlü geliyor; ikincisi pek kalıcı olduğu söylenemez; üçüncüsü ise rujun değişik kesilmiş şekli, çok rahat değil kullanması.

Bunların dışında güzel bir ürün; yapısı yumuşak, dudakları kurutmuyor, rahatsız edici bir kokusu yok ve pigmentasyonu oldukça iyi.




19 Aralık 2010 Pazar

Review - Garnier - Göz Makyaz Temzileyicisi

Daha önce bir çok markanın göz maykaj temizleyicilerini denedim, Lancome'un meşhur bi-facil'i de dahil. Diadermine'in temizleyicisi son kullandığımdı. Elimdeki ürün bitince Watsons'a gidip yeni bir temizleyici arayışına girdim. Garnier'in temizleyicisi çekici geldi nedense. Fiyatı da uygundu, 12TL mi 14TL mi ne. Hassas gözler ve waterproof makyaj için iyi olduğu yazıyordu üstünde. Denemek lazım deyip aldım. Bu kadar seveceğimi düşünmemiştim.


Pamuğun üzerine bir miktar döküp göz kapağımın üzerinde 5-6 saniye tuttuktan sonra neredeyse tek çekişte bütün makyajı temizliyor. Inglot'un ya da MAC'in jel eyelinerlarının da çoğunu söküp atıyor. Son makyaj kalıntıları için de biraz ovalamak yetiyor. Üstelik gözümü hiç acıtmadı, hiç yakmadı. Daha önce kullandığım ürünlerde gözümden ağır makyajı temizlemeye çalışırken gözümün içi de yanardı, bir şekilde solüsyondan gözüme kaçırıyordum herhalde, Garnier'de bu da olmadı.

Ürün çok hafif, su gibi, renksiz de zaten. Krem yapıdaki temizleyicileri sevmiyorum ben, ağır geliyor ve göz çevremde yağ bezecikleri oluşturuyorlar. Garnier böyle değil. Kokusu da çok hafif ve ferah, yeşil çay-limon filan diyebilirim sanırım, yine de güvenmeyin bu açıklamaya, almadan koklayın. Ben çok hassasım koku konusunda, yanımda sıkılan deodorant-parfüm bile benim nefessiz kalmama yetiyor (bu sebeple parfümü az fıslarım kendime de), yemek yağlıysa direk kokusunu alıyorum ve yiyemiyorum gibi gibi; bu ürün beni hiç rahatsız etmedi, hatta çok sevdim.

Göz çevremi kurutmuyor, yağlandırmıyor. Hiç sağlıklı değil belki ama bunu kullandıktan sonra göz kremi kullanmıyorum. Önceden kururdu, acırdı göz çevrem makyajımı temizledikten sonra, mutlaka krem kullanırdım. Artık bu ihtiyacı duymuyorum.

Fiyatı performans oranı da oldukça uygun bence, Lancome'un Bi-Facil'ini almaktansa (ki onu da çok severim) bunu tercih ediyorum.

Fotoğrafta yatık olduğu için belli olmasa da şişenin yarısı bitti. Hakkında söyleyebileceğim herhangi negatif bir özellik yok. O kadar beğendim ki bunu, kullandığım cilt bakım serisi bittiğinde Garnier'inkileri alıp deneyeceğim. (Şu anda The Body Shop Seaweed kullanıyorum, yazısı gelecek)


Eğer sizin bu ürünle, hatta Garnier'in diğer ürünleriyle de ilgili eklemek istedikleriniz varsa ya da soracağınız bir şey varsa yorum bırakmaktan çekinmeyin :)

13 Aralık 2010 Pazartesi

Review - Avon - Vintage Blue

Avon'un ojelerini normalde çok severim. Yapısı, kuruma süresi, kapatıcılığı, yerleşmesi... her şeyiyle rahatlıkla kullandığım ojelerden neredeyse hepsi. Gel gör ki Vintage Blue için aynı şeyi geçerli değil.


Çok açık bir renk olduğundan mı bilmiyorum ama beyaz ojeler gibi, sürümü çok zor, dalgalarla uğraşmaktan yoruldum resmen. Üstelik ilk katta bazen fırçanın ikinci kere geçtiği yerde boşluklar oluştu, fırça alttaki ojeyi süpürdü ojenin üzerine eklemesi gerekirken. Biraz bol kepçe sürülen ikinci kat bu sorunu halletti ama yine de çok zorlandım. Belki ince 3 kat sürmek de aynı işi görürdü ama cidden oje beni boğdu. Rengi çok sevdiğim için ve tenime yakıştırdığım nadir mavilerden olduğu için inat ettim ve sürdüm :)


Normalde bu kadar parlak değil, top coat iyice parlattı tabii.  Üzerine her zamanki gibi Rimmel top coat kullandım. Aşık olduğum top coat'ım (Pro SuperWear Ultra Shine Top Coat) bittiği için ve yenisini hala bulamadığım için aldığım "5in1 Nail Treat Base and Top Coat Total Care Action" kullandım. Amma uzun ismi varmış bunun da :)


Sonuç olarak,

İYİLER
  • Çabuk kuruyor
  • Pigmentasyonu çok iyi, istenirse tek katta bile opak olabilir
  • Fırçasının elde tutulması çok rahat
  • Renk çok güzel :)
KÖTÜLER
  • Beyaz ojeler gibi sürümü çok zor
  • Çok dikkatli olunmazsa çizgi çizgi oluyor ama dalgalanmalar topcoat ile belirsiz hale geliyor
  • Fırçası oje süreyim derken alttakini kapabiliyor, gerçi bu ojenin yapısından da kaynaklanıyor olabilir.

12 Aralık 2010 Pazar

ELCA Alışverişi - Sonunda!

Sonunda Estee Lauder Company Store'a gitmeyi başardım. Bulması da gayet kolay oldu, Akbank'ın ordan kafayı uzatınca arkadaki yeşil çirkin bina :) Plazaya girişimizden çıkışımıza kadar herkes çok güleryüzlü ve yardımseverdi. Bu kadar ilgi ve alaka beklemiyordum açıkçası. Mutlu oldum gülümseyen insanlar görünce.

Öğle arasında gittiğimiz için kalabalıktı içerisi. Bu arada mağaza tahmin ettiğimden çok daha küçük çıktı, ama o kadarcık yere o kadar şeyi iyi doldurmuşlar :)

NELER VARDI?
Bahar koleksiyonundan iki tane Blush Ombre vardı, Azalea Blossom (pembe-mor) ve en koyu olanı (mürdüm-mor?). Şeftali rengi olanı olsaydı atmıştım direk çantaya ama yoktu malesef. Fiyatı da 20 TL. Hello Kitty koleksiyonunun 4lü farları vardı, 38 TL idi yanlış hatırlamıyorsam. Geçen senenin ve önceki senenin holiday koleksiyonlarından far setleri vardı 38 TL yine. Glitter eyelinerlar vardı, fiyatını hatırlamıyorum. Give Me Liberty of London koleksiyonundan açık şeftali-mercan arası bir far vardı, 7TL (şaka gibi). Bir de adını hatırlayamadığım açık sarı-beyaz arası bir gloss vardı. Ayrıca geçen senenin holiday koleksiyonundan yine pigment + fluidline + 209 fırça + zoomlash mascara'dan oluşan bir set vardı, adı Alakazam! Chocolate Eye Bag. Bu da 38 TL idi. MAC'in cilt bakım ürünü de vardı bir kaç tane.

Açıkçası MAC haricinde neler vardı derseniz şunları söyleyebilirim, Clinique ve Bobbi Brown'ı hatırlıyorum ve Estee Lauder tabii ki. Bu  markalara aşina olmadığım için (sadece estee lauder'in bir mascarasını kullandım) pek ilgilenmedim, dolayısıyla hatırlamıyorum. Clinique'in fondötenleri 20TL idi, o kalmış aklımda. Bir de bir sürü parfüm ve cilt bakım ürünleri vardı.


Ben pigmentli göz çantasını aldım sadece. Aslında far setlerinden birinde gözüm kaldı ama parama kıyamadım. Zaten bir sürü vardı, kolay bitmez onlar, bir ara alırım diye bıraktım.

Kendim fotoğraf çekmedim ama set şu:

This image is taken from www.maccosmetics.com .


Melon pigment (üstelik eski o büyük boylardan), aslında bende sample olarak vardı melon ama çok seviyorum, tereddüt etmedim.
Richground fluidline, buna da geçen alışverişiim sırasında bakıp duruyordum, alsam mıııı almasam mıııı diye, iyi ki almamışım, sadece ona vereceğim paraya kocaman set aldım =))
Zoomblack Zoom Lash mascara. Bunu açmadım, şu anda kullandığım bir sürü mascara var ve bitmek bilmiyorlar resmen. Hele bi azalsınlar, öyle bakıcam.
209SE fırça, zaten bilip sevdiğim bir liner fırçası. Bu sene aldığım fırça setinde de vardı bir tane, iki fırça göz çıkarmaz ;)

Sorduk ve öğrendik ki haftada 1-2 kere ürün geliyormuş. Ara sıra gidip bakmak lazım yani. Ayrıca ürünlerin testerları var, hiç olacağını düşünmemiştik biz nedense.

11 Aralık 2010 Cumartesi

notd - Rimmel - Best in Show ve Yıldızlar

Aslında pek günün ojesi sayılamaz, çünkü ben bu fotoğrafları çekeli çoook oldu. Elimde bu var, bununla idare edicez :) Hatta fotoğrafı da ojeyi sürdükten iki gün sonra filan çekmiştim, yani uçlardaki bozulmaları filan gözardı edin lütfen.

Oje Rimmel'in en sevdiklerimden biri. Zaten benim gibi bir mor manyağının mor tonunu sevmemesi pek mümkün değil. Hafif ışıltılar da var ojenin içinde ama çok dikkatli bakmak gerek görmek için.

Yıldızlar ise Feryal Bijuteri'den.


Rimmel'in ojelerini genellikle çok seviyorum. Geniş fırçası ile hatasız sürmek de çok kolay üstelik. Kıvamı, kuruma süresi, parlaklığı... her şeyiyle gayet güzel bir oje bu da.


Bu ay daha 10 gün olmuşken haddimden fazla para harcadığım için şu sıralar pek meşhur olan bornprettystore.com'dan Ocak ayında biraz süsler istemeyi düşünüyorum. Liste yapmaya başladım bile, önerebileceğiniz bir şeyler varsa oradan her türlü öneriye açığım :)

9 Aralık 2010 Perşembe

Rammstein Inspired Look

Rammstein'ı çok severim. Bilmeyenler için şöyle söyleyebilirim, Alman endüstriyel metal yapan bir grup. Sahne şovları ve klipleri ile ünlüler hayli. Başta "bunlar benim için fazla hayvan" demiştim ama şarkıları kliplerini görmeden ipodumdan dinlemeye başlayınca adamların hayranı oldum. 2010 Sonisphere Festival'de de neredeye ağlıyordum sahneye çıktıklarında :)

Rammstein'in online mağazasından bir sürü şey almıştık sevgilimle geçen ay, bu tshirt de çok sevdiklerimden biri. Buraya tıklarsanız siteye gidersiniz :)

Üzerimde bu varken aynada kendime gözüm takıldı, desenin renkleri ne kadar güzel diye düşündüm ve makyaj malzemelerimi kurcalamaya basladım. Sonuç olarak şöyle bir şey elde ettim. Liner ve mascara yok, çünkü gecenin 2sinde filan yaptıüım için çıkarmaya çok uğraşmak istemedim açıkçası :)

Fotoğraflarda çok belli olmasa da gözkapağım tshirttekinin resmen aynısı bir gri tonda.

  • Primer olarak kirpik dibimden kaşlarıma kadar ve biraz da alt kirpik dibine MAC Painterly PaintPot uyguladım parmağımla.
  • Göz kapağıma en dış 1/4 hariç Avon'un 4lü Smokey Eyes paletinden gri rengi kullandım, 239 fırça ile.
  • Göz kapağımın en dış 1/4lük kısmına, crease'e ve gözümün üst tarafına 217 ile hafifçe MAC Cranberry far kullandım.
  • Dış kısmı ve crease'i biraz daha yoğunlaştırdım Cranberry kullanarak.
  • Outer V denen dışarıda kalan kısmı daha da koyultmak için MAC Carbon kullandım yine 217 ile.
  • Sonra gözüme çok koyu göründü ve MAC Orb ve 252 fırça ile hafifçe gözümün üst tarafından geçtim, Cranberry yumuşamış oldu.
  • Alt kirpik dibine de dıştan içe doğru Carbon, Cranberry, Avon gri uyguladım 219 fırçayla.
  • Kaşımın altını ve göz pınarını aydınlatmak için MAC Ricepaper kullandım MaxFactor'un yıllar önce verdiği bir fırça setinden pufidik bir far fırçasıyla.

Bir daha bu tshirtü dışarıda giydiğimde gözlerime bu makyajı yapacağım, Blacktrack Fluidline ve Maybelline mascara ekleyip.
Makyaj fotoğrafı konusunda pek başarılı değilim, kusura bamyayın :) Nasıl olmuş? İlk defa bir şeyden esinlenip makyaj yaptım, çok heyecanlı :)

8 Aralık 2010 Çarşamba

Review - MAC - Azalea Blossom Blush Ombre

Spring Color Forecast koleksiyonunda çıkan ombre allıklardan biri. Eğer kendisi 62 TL olmasaydı ve benim biraz daha param olsaydı şeftali tonlu olanı da alacaktım ama kısmet değilmiş diyelim :)


Ürün LE, yani limited edition, yani sınırlı üretim. Yüzüme uygulatıp da ne kadar güzel durduğunu görene kadar tereddütteydim alıp almama konusunda. Pembesi çok açık kaçar mı, moru çok mu mor durur filan bir sürü soru vardı kafamda. Artık hiç biri yok, çünkü çok severek kullanıyorum, ve bu kocaman ürünü kolay kolay bitirebileceğimi sanmıyorum. Mor-pembe tonlarında göz makyajı yaptığımda nude dudaklarla beraber kullanıyorum, ya da üzerimdeki kıyafetin rengi bunun gibi tatlı pembe-mor tonlardaysa.


İçinde minik incecik mor ışıltılar var. Çok belirgin değiller, yüzüme uygulayan MUA da bana sürene kadar farketmemiş ışıltılarını. Ona bakmayın ama siz, o kadar da belirsiz değiller.

Rengin geçişli olması çok güzel gerçekten, istediğim tonu elde edebiliyorum. Daha pembe, daha mor, ya da tam ortası. Genelde elmacık kemiğimin burnuma doğru gelen kısmına en açık kısmını, kulağımın üstüne iyice yaklaşan yere en koyu kısmını sürüyorum.

Bunlar da swacthar... Üstteki fotoğraf güneşli bir günde odanın içinde, alttaki fotoğraf ise direk güneş ışığı vururken çekildi.

6 Aralık 2010 Pazartesi

MAC Shimmermoss vs. Pastel Showgirl Duo

Pastel Metallic Far Dosayı'nın ilk yazısında bonus geleceğinden bahsetmiştim, işte sonunda bu bonusla karşınızdayım. Farları swatchlarken yeşil kısmın MAC Shimmermoss ile benzeştiğini farkedince hemen karşılaştırmaya hazırlandım.

Bu arkadaş pek sevgili Pastel duo farımız.  Detaylı fotoğrafları şu postta bulabilirsiniz.


Bu da MAC Shimmermoss far. Permanent line'da bulunan bir ürün, ben Mac To The Beach koleksiyonunda çıktığında almıştım. Ama şu güzelliğine bakar mısınız? Normalde refill alıyorum farlarımı ama bunun güzelim kabına(?) dayanamadım, böyle aldım.

Shimmermoss, rengine hayran olduğum farlardan biri. Sanmayın ki gözünüze sürdüğünüzde bu rengin aynısını alacaksınız. Pastel'in farlarının kapatıcılığı ve yoğunluğu çok yüksek, Shimmermoss için aynısını söylemek mümkün değil. Sheer bir yapısı var, veluxe pearl bitişli olduğuiçin de yumuşacık. Çok yoğun renk vermiyor. Ben bu farı tek başına pek kullanmıyorum, Inglot'un 87 numaralı turkuaz gel eyelinerıyla eşliyorum genelde. Kirpik dibine eyeliner olarak ya da gözkapağımın tamamına baz olarak kullandığım eyelinerın üzerine geçiyorum, çok yakışıyorlar. Hatta sırf bu sebeple pearlglide eyeliner almadım MAC'ten :)

İşte karşılaştırmalı swatch da burada.
İki renk birbiriyle de çok uyumlu. Swatchtan da görülebildiği gibi Shimmermoss'un kapatıcılığı Showgirl kadar yoğun değil.


tip: Shimmermoss göz kapağınıa, Showgirl en dış tarafa ve crease'e uygulandığında sade ama güzel bir yaz makyajı oluveriyor.

Pastel Oje Dosyası -3 - #34

Geçen gün Watsons'da dolaşırken bu renk gözüme takıldı, almadan edemedim. Yanında bir de arkadaş Flormar'dan ten renginde bir oje aldım(#344). Eve gelir gelmez de sürünce çok güzel olduğunu görüp çıkarmaya kıyamadım.


Aslında oje gayet şeffaf, sadece bu ojeyi sürerek şişede görünen rengi elde etmenin mümkün olduğunu sanmıyorum. Bunu tahmin ederek aldım zaten. Tam rengini istersem beyazın filan üzerine sürerim diyordum ki, yanıldığımı farkettim. ten rengi olan ojeyi sürdükten sonra bunu üzerine geçtim ve tadaaa, birebir şişenin aynısı :)



Ne yazık ki allem ettim kallem ettim ama fıstık gibi leica'yla bile fotoğraflarda birebir rengi tutturamadım. O yüzden şişeyle çektiklerimi koyuyorum özellikle ki renge ordan bakabilin diye. Her ne kadar tırnaklarımda belli olmasa da aşağıda görülen pembe ve beyaz pırıltılar tırnakta da bulunuyor. Önceki yazımda bahsettiğim oje gibi sürülünce kaybolmuyor.



Tırnağa ışık vurmadığı zaman sadece beyaz simler görünüyor. Işık vurduğunda ise hem beyazlar parlıyor pırıl pırıl hem de pembe ışıltı kendini gösteriyor, hem de çok etkileyici bir şekilde. Ben bayıldım bu ojeye, nasıl anlatsam nasıl övsem bilmemedim, o derece.

Bu arada normalde bu kadar parlak değildir muhtemelen, top coat olarak Rimmel'in Pro Super Wear Ultra Shine Topcoat'ını kullanıyorum ve bitmek üzere elimdeki. Evimin yakındaki mağazasında çıkmıyor kaç zamandır, diğer bütün bakım ürünleri var ama benim cici topcoatımdan yok. Eğer görürseniz bir yerde bana söyler misiniz? Yedek yedek almak istiyorum 3-5 tane :)

Sizin kullandığınız topcoat nedir? Tavsiye edebileceğiniz başka bir ürün var mı?

Pastel Oje Dosyası -2- #55

Nemolatte'nin özel isteği üzerine ikinci olarak tanıtacağım oje 55 numara. Aslında çok oldu fotoğrafları çekeli ve editleyeli ama gel gör ki vaktim olmadı şuncacık yazıyı yazmaya :) Cream yapıda bir pembe, tam bildiğin pembe mi yoksa koyu pembe mi demeliyim bilemedim aslında. Fotoğraf çekerken rengi tutturmak için hiç bu kadar zorlandığımı hatırlamıyorum :) Kameranın beyaz dengesi ayarları, farklı ışıklar, farklı açılar.. neler neler denemedim, ama başardım :)

Renk şişede nasıl görünüyorsa öyle, tırnaktaki renk ojenin rengi değil, inanmayın..


Bu fotoğraf ise çok hoşuma gitti, burada görünen gibi bir renk biliyorsanız lütfen söyleyin, o renk oje istiyorum!

Çook severek aldım bunu ben, çok şirin göründü gözüme, hala da şişeye bakınca aynı hislere kapılıyorum, ama gel gör ki sürünce iş değişiyor. Tenime mi uymadı bilmiyorum ama bunu sürünce kendimi çok çiğ hissediyorum. sanki eline geçen en abuk rengi sürmüş çocuk gibi. Yani, ben sevmedim, kendime yakıştıramadım.

Aslında oje bu fotoğraftakilerden daha koyu ama çektiğim fotoğraflar içinde (yaklaşık 50 tane) rengi en yakın olanlar bunlardı. Ten rengim de olduğundan soluk görünüyor, böyle olsa gayet güzel yakışırdı görüldüğü gibi ama malesef öyle değil.


Tek kat olarak biraz kalınca sürülürse gayet iyi duruyor, ama ben yine de ince iki kat kullanmayı tercih ederim. Sürümü çok rahat, dalga dalga olmuyor, nispeten çabuk kuruyor. Hayli de parlak duruyor topcoat'a gerek kalmadan.

Gerçekten kullanamadığıma çok üzüldüğüm bir oje bu. Desen yaparken filan kullanırım diye saklıyorum işte yine de çekmecemde. Çiçek yaprağı olarak güzel olabilir sanki? Konad'la da denemek lazım, tabi önce Konad almak lazım di mi :)

1 Aralık 2010 Çarşamba

MAC Tartan Tale Alışverişi

Baştan söyleyeim, çook fazla fotoğraf (14 tanecik) ve bazen de geyik içeriyor.. Söylemedi demeyin.

Tartan Tale koleksiyonunun ikinci bölümünden sadece A Lady and Her Tricks isimli fırça setini aldım. Onun dışında kaşlarımı doldurmak için Coquette, altını aydınlatmak için ise Ricepaper far aldım. Bir de Face and Body fondöten aldım. Hepsi çoook uzun zamandır aklımda olan şeylerdi. Elimde biraz toplu para olunca hepsini birden alıverdim.


28 Kasım 2010 Pazar

Pastel Oje Dosyası -1- #36

Pastel'in metallic farlarını bitirdikten sonra ( önceden bahsettiğim bonus'u gelecek bir sonraki postta) elimdeki Pastel ojeleri göstermek istedim. Aşağıda ojelerin toplu fotoğrafından sonra seçtiğim ilk oje olan 36 numarayı tanıtıyorum.

Şimdilik 10 tane varmış, bugün öğrendim fotoğraflarken :) Daha çok var sanıyordum.

Toplu iki fotoğrafla başlayalım. İkinci imajda bazıların soğuk bazılarının sıcak ayarda fotoğrafladığımı görürsünüz, renkleri en yakın hangisi gösteriyorsa onu seçtim kısaca :) Fotoğraflar hayli büyük, özellikle ikincisi devasa bir şeydi ama o kadar detaya gerek olmadığına karar verip biraz küçülttüm onu, büyük isteyen olursa söylesin eklerim onu da. Bu sebeple tıklayıp büyüterek bakmanız tavsiyemdir.

ps: 53 numara aslında 53 değilmiş, 55 numaraymış. bilginize..

İlk olarak tanıtacağım oje en son aldıklarımdan biri olan 36 numara. Renk tarifinde çok beceriksizim, o yüzden kahveye çalan bordo gibi bir şey diyeceğim, kurusa bakmayın.

Yukarıdaki fotoğrafta da şişenin sağ tarafında görülebilen minicik altın simlere sahip. Belki de ışıltı demem daha doğru olur. Ben bu ojeyi alırken bu partıltıya aşık oldum resmen. Buyrun şahane altın ışıltıya:
Çok güzel değil mi? Ancak durum malesef tırnağa sürünce böyle değil. En parlak ışık altında bile altın ışıltıdan eser yok. Tırnaktan ışığın yansıdığı yerin hemen ertafında hafiften görülebiliyor bu ışıltı, ama neredeyse gözlerim bozulacaktı bunu farketme aşamasında. Bu yüzden hayal kırıklığına uğradım ama renk yine de harika. Tam bir sonbahar rengi bana göre. Egzamamdan dolayı tırnak çevremde abukluklar olabilir, kusura bakmayın :/ Geçmiyor bir türlü..

Yüzük parmağımdaki çiçek ise Feryal Bijuteri'den (facebook sayfası da açmışlar) aldığım süslerden. Minik topları ilk kullanışım, fena olmadı bence ama üzerine topcoat geçince rengi gidiyor :( topcoat olmadan bir gün bile dayanmaz gibi geliyor, bilemedim. Help?!
Normalde ojelerimi her akşam, olmadı iki günde bir değiştiririm. Bu oje çok zor dayandı 2 gün bile, uçlarından eridi resmen, tırnaklarımın ucu görünüyordu. Haberiniz olsun.