27 Şubat 2011 Pazar

Review - The Body Shop - Seaweed Temizleme Jeli ve Tonik

Daha önceki bir postta The Body Shop (TBS) ile cilt bakımı ürün arayışı maceramdan bahsetmiştim. Bu da onun devamı sayılabilir aslında.. Önceki post için buyrun burdan :)

Seaweed serisini özellikle çok seviyorum. Hani "evet ya güzel ürünler işte" değil, gerçekten çok seviyorum. Benim karma cildimle çok iyi anlaştılar. Hiç bir zaman sorunlu bir cildim olmadı ama elimde olana da çok iyi sahip çıktığını düşünüyorum bu serinin.


Öncelikle solda gördüğünüz temizleme jeli...
Yüzümü pamukla silen biri değilim, temiz gelmiyor ve çok uğraştırıyor. Her zaman yüzümü şlapşlup yıkamayı tercih ettim bu yüzden, neyse. Bu temizleme jelini genellikle sadece gece kullanıyorum. Normalde sabah kalkınca yüzümle çok uğraşmam, suyla yıkayıp nemlendiricimi sürerim tamam. Temizleme ihtiyacı duyarsam eğer bunu kullanıyorum yine.

Akşamları yüz makyajımı makyaj temizleme mendilleriyle olabildiğine çıkardıktan sonra yüzümü suyla duruluyorum. Sonra elime biraz bu jelden sıkıp, az biraz elimde köpürtüp, yüzüme boca edip ovalıyorum. Arkasından bol suyla duruluyorum. Öyle ferah ve temiz hissettiriyor ki, anlatamam. Naneli-mentollü şeyleri hiç sevmem, onun gibi bir ferahlık değil bu. Sanki cidden o yosunlar yüzüme işleyip temizlemiş, ardında da denizin ferahlığını bırakmış gibi.

Elimdeki tüp bitmek üzere, Watsons'dan yeşil çay özlü temizleme jelinin küçük boyunu almıştım denemek için. Bitince önce onu kullanacağım, eğer mucizevi olarak bundan daha çok sevmediğim takdirde yine TBS alırım. Hiç tereddütsüz. Başka bir şey deneme ihtiyacı duymuyorum.

Toniğe gelince...
Jel ile yüzümü yıkadıktan sonra kaba ıslaklığı havluyla alıp yüzümü nemli bırakıyorum. Bir parça pamuğun üzerine döküp bütün yüzümü siliyorum. Toniği genelde cildi makyajın artıklarından filan arındırıp iyice temizlemek için kullanıyorlar bildiğim kadarıyla. Benim amacım bu değil. Çünkü jel ile temizledikten sonra azıcık bile kir çıkmıyor toniğin pamuğuna, yani temizlik için ihtiyacım yok. Bu toniği kullandıktan sonra yüzüm gergin, sıkı ve parlak oluyor: gerçekten sağlıkla parlıyor. Üstelik resmen kaygan ve yumuşacık oluyorum ve bu çok güzel bir his. Tabi gerginlik biraz rahatsız edici, bu sebeple mutlaka nemlendirici kullanıyorum.

Gözenekleri sıkılaştırdığını yazıyor arkasında ama bilmiyorum açıkçası, bu konuda bir şey söyleyemeyeceğim pek. Gözeneklerim elbette orda benim gözüme gözüme batıyorlar ama büyük değiller, belki de tonik sayesindedir. Görünmeyen gözeneklere sahip insanlar var mı? Nasıl yapıyorsunuz? :)

Ürünün bitmesine çooook var. Halbuki bol bol kullanıyorum bunu ama kolay kolay bitecek gibi durmuyor. Jel ile beraber aldım, jel bitmek üzere ama tonik fotoğrafta küçük bir ok ile işaretlediğim yerde daha. Bakalım :)



Ben gerçekten bu seriyi hem temizleme jeliyle, hem toniğiyle, hem de nemlendiricisiyle beraber çok çok seviyorum. Serinin diğer ürünlerini denemedim, cildime başka bir şey kullanma ihtiyacı duymadım çünkü. Gerek bu seriden gerekse başka benzer ürünlerden önereceğiniz bir şey varsa da denemeye açığım :)

17 Şubat 2011 Perşembe

FOTD - purple star + ödüllendirilmişim :)

Bugün hava çok kasvetli geldiği için renkli canlı bir şeyler yapmak istedim. Makyaj çekmecelerimi kurcalarken Pastel'in metalik farlardından 61 numarayı görünce geçen gün youtube'da izlediğim sokolum'un şu videosu düştü aklıma. Bendeki malzemelerden yapmaya çalıştım bir benzerini, benimki biraz daha sade oldu :) Aslında renkli makyajı çok seviyorum ama yine de elim korkak gidiyor. Bu arada fotoğrafları editledikten sonra aynaya baktığımda aslında fotoğraf makinasının ışık ayarına dikkat etmediğimi farkettim, gözümdeki renkler çok daha canlı, mesela mor hiç de bu fotoğraflardaki gibi değil, daha bir "ben burdayım" diyor, bu kadar soluk ve hafif değil. Ayrıca göz makyajımı anlattığım yerde açıklayacağım gibi aradaki mavi tonu kaynamış :)

Ben susayım fotoğraflar konuşsun artık..


Kendi kendimin fotoğrafını çekmek gerçekten çok zor. Bu sebeple yüzüm yamuk yumuk çıkıyor, ben de yarısını kırpma işini sevdim. Bu böyle gider artık :)

Yüz
  • Fondöten filan hiç bir şey yok, sadece göz altı için Maybelline Affinitone kapatıcının 2 numarasını kullandım.
Yanak
Dudak
  • Flormar'ın Longwearing serisinin 16 numaralı rujunu sürdüm. 
Gözler 



  • MAC Painterly Paintpot, baz olarak bütün kapağa uyguladım.
  • Pastel Metallic Eyeshadow Duo #61 Showgirl, yeşil kısmını göz kapağıma farın içindeki aplikatörle, mor kısmını crease bölgesine MAC 217 fırça ile uyguladım.
  • Flormar'ın 4lü terracotta farlarından mavi tonlarında olanın en koyusunu, iki rengin kesiştiği yere 217 ile yedirdim. Bu fotoğraflarda belli olmuyor. Keşke ışık ayarına dikkat etseymişim, geçmiş ola.
  • MAC Orb, kaş altını düzgünleştirip aydınlatmak ve morun geçişini yumuşatmak için 224 kullandım. 
  • Flormar Ultra Black Eyeliner kaleminin siyahını kirpik diplerie ve gözkapağımın içine sürdüm.
  • MAC Blacktrack Fluidline'ı düz kesik bir suluboya fırçası ile kirpiklerimin arasına uyguladım. Bu uygulama tüyosunu da Wayne Goss'tan öğrendim. (youtube, blog
  • MAC Ricepaper, göz pınarını Sephora'dan aldığım incecik bir pencil brush ile aydınlattım.
  • Rimmel'in waterproof bir mascarasını kullandım, görüldüğü gibi pek bir işe yaramıyor :)
  • MAC Coquette, kaşlarımı Inglot'un ince kesik uçlu eyeliner fırçası ile doldurdum.


Aldığım ödüle gelince, sevgili Junkhead bana "making smiles on faces" ödülünü layık görmüş. Çok teşekkür ediyorum kendisine. Benim de 5 kişiye bu ödülden göndermem gerekiyormuş, gönül ister ki 25 kişiye birden göndereyim ama napalım, kurallar böyle :)

Lydia
Boyaküpü
Nemolatte
Vespagirl
Oje Delisi

15 Şubat 2011 Salı

Jean's Color Saç Boyası ve Saçlarım

Hayli uzun bir yazı olmuş, arada kaçıyor böyle n'apalim :)

Benim saçlarım için kullandığım boya Jean's Color adında, Alfaparf'ın ürettiği bir ürün. Aşağıdaki fotoğrata görüldüğü gübü pompalı şişelerde 250ml olarak satılıyor. Bu boya bitkisel, bu sebeple kalıcı değil, bir kaç yıkama sonrasında renk akmaya başlıyor. Rengi uygulamak için de saçın sarı olması lazım, kumral-kestane gibi renklerin üzerinde tutmuyor. Yani tutuyor tabi ama görünmüyor, sadece ışık vurduğunda boyadığınız renkte bir yansıma oluyor. Boyayacağınız renge göre saçınızı açtıracağınız seviye değişebilir. Meslela Pink denen pembesi öyle açık bir pembe ki alttaki saçın beyaza yakın bir renge açılması gerekli, ya da turkuaz boyamak isterseniz de rengi iyice açtırmalısınız yoksa mavi yerine yeşil olur saçlarınız. Ama kırmızı olanlardan birini ya da turuncu boyamak isterseniz daha turuncumtrak bir seviyede bırakılabilir, çünkü boyayacağınız renk bunu kaldırır. Kuaföre danışmak en iyisi her zaman.

Bu boyalar su bazlı ve şişeden pompaladığınız şekliyle saça uyguluyorsunuz. Su bazlı olduğu için eğer kıvamı çok koyu gelirse biraz su ekleyip inceltebilirsiniz, boya zarar görmez. Hatta bir kere kuaförüm elinde yeterli boya olmadığı için su katıp çoğaltıp öyle kullanmıştı, pek bir şey farketmedi :) Ayrıca bu renkleri birbiriyle karıştırarak da kullanabilirsiniz. Saç üzerinde de parça parça farklı renkler uygulanabilir, bana renkler karışır yıkarken demişlerdi ama ben öyle bir sorun yaşamadım. Katman katman farklı renklerde de boyadığım için tecrübeliyim bu konuda :)

Bu arada rengin üstüne akınca tekrar boyadıkça renk oturuyor. Atıyorum, ilk boyayışta 2 hafta duruyorsa 3 boyama sonrasında 1 ay dayanabiliyor saçın yapısına göre.


Yukarıdaki renkler sırasıyla, Chili Red, Deep Red, Magenta, Pink, Violet. Bunların dışında renkler de var, sadece bu kadar değil. Simsiyah bir siyah, beyaz, sarı, turuncu vs vs.. İsimlerini bilmiyorum ama diğerlerinin. Bende Chili Red, Deep Red, Magenta ve Violet var.

Ben kuaförde boyatmanızı önermem, çünkü müthiş pahalıya boyuyorlar bunu kullandıklarında. En azından boyanızı kendiniz götürün, sadece uygıulamayı ödersiniz. Neden böyle yapıyorlar bilmiyorum. Bir şişenin 4te 1'ini bile kullanmayacak olmalarına rağmen koca şişenin fiyatının 3 katı kadar sadece boya parası almaya kalkanlar var. Yapmayın :)

Nereden alınabilir?
Normal parfümerilerde ya da marketlerde bulamazsınız. Kuaförlerin bazılarında var ama onlar dehşet fiyatlara satıyorlar. Taksim'de Atlas Pasajının arka kapısından çıkıp sağdaki hana girerseniz ordaki parfümeriden alabilirsiniz. Ama o da pahalıya gelir. Benim asıl önerim kuaför malzemeleri satan bir yerden almak. Ben Bakırköy'de şişesini 25TL'ye almıştım vakti zamanında, Taksim'deki handa 45TL'ye satıyorlardı o zaman :)

Benim deneyimime gelirsek...
Boyanın akması, uzun süre kalıcı olmaması beni rahatsız eden bir şey değil çoğunlukla çünkü boya akınca aşama aşama görülen renkler de çok güzel. Mesela Violet adındaki mor akarken pembeye dönüyor.  Chili Red olan kırmızı biber kırmızısı turuncu-bakır arası bir renge dönüşüyor ki aslında ben onu daha çok seviyorum. Gibi gibi... Ben artık dipten boyamıyorum çünkü gerçekten uğraşmak çok zor geliyor. Bu halde boyayıp 1-2 ay sonra yeniden boyasam oluyor. Eğer dipten boyamaya kalkarsam 2-3 haftada bir (saçlarım çabuk uzuyor) kuaföre gidip dipleri açtırmam gerekiyor, bu sefer de saç ilk defa boyandığı için geri kalan kısımdan daha çabuk akıyor.. Zamanım yok o kadar :) Sırf bu sebeple turkuaz ya da mavi yapamıyorum saçlarımı :/

Öncelikle fotoğraflar adam gibi net değil, kusura bakmayın, kendi kendimin fotoğrafını çekmek çok zor! Tripodum filan da yok. Ama renkler belli sonuçta :)

Saçlarım uzayıp da boyalı kısım iyice aşağılarda kalınca kuaförün yolunu tuttum, aslında yaptığı iş röfle, krepe atarak açtı rengini, böyle bir şey oldu, görüldüğü gibi uçlar tamamen sarı.


Kuaförde boyatmamamın sebebi çok basit, orda çok kısa tutuyorlar saçı boyalı halde ve boya da çabuk akıyor. Halbuki boya bitkisel ve saça yapacağından daha fazla zarar vermiyor saatlerce de tutsanız. Ben de akşam yemeğinden sonra boyayıp (saçımı annem boyuyor) topluyorum kıskaç bir tokayla, yatmadan önce yıkıyorum. Hatta internette okuduğuma göre millet saçını boyayıp tarayıp fön makinasıyla kurutup ertesi gün sabah yıkıyormuş, ben o kadar uğraşamam :)

Aslında renk tam anlamıyla fotoğrafın aşağı kısmında görünen kırmızıdan. 

Aşağıda da başka fotoğraflardan kırptığım yerler var. 
Bu fotoğraf boyadıkltan bir kaç gün sonra kuzenimin nişanı için yaptırdığım saçın bir kısmı. Chili Red iki kere yıkandıktan sonra böyleydi. Saçım çok orjinal olmuştu bu arada, düzgün bir fotoğrafı olsaydı eklerdim.

Bu ise en sevdiğim fotoğraflarımdan birinin kırpığı, Chili Red akınca ön kısımdaki gibi harika bir turuncu oluyor. Aşağıda görülen arka taraftan öne gelen pembelik ise Violet'in akmış hali yanlış hatırlamıyorsam. Avatarımdaki fotoğraftada aşağıda bir pembelik görünüyor, o da Violet kalıntısı :)


Bu fotoğraf kırpıntısında Deep Red ile boyanışın üzerinden 1-2 hafta geçmişken olduğunu tahmin ediyorum, saç diplerim çıkmaya başlamış ama çok bir şey yok daha. Bu arada belirtmekte fayda var, bu renge boyarken normal oryalle değil kırmızı oryal ile açıyorlardı saçımın rengini, saçım neredeyse bu renk oluyordu, belki biraz daha pembemsiydi, üzerine Deep Red cila gibi oluyordu.

Bu da saçlarımın tamamını kırmızı oryal ile açtırıp Deep Red ile boyadığımın ilk günü. Böyle yoğun tam anlamıyla kırmızı gibi kırmızı. Buna bayılıyorum ama işte hem para lazım sürekli kuaföre harcayacak hem de zaman.. Bende yok işte onlar. Aaaah ah.. Özledim :/ Üstteki fotoğraf bulutlarla kaplı ama çok aydınlık bir günde çekilmişti, aşağıdaki ise gece ve flaşlı.


Bu fotoğrafta ise açık bakıra boyattığım saçlarımın üzerinde parça parça Chili Red sürmüşlerdi canlı olsun diye, rengi cidden capcanlı yapmıştı. Bu da harikaydı. Ten rengim açık olduğu için bu tip renkleri rahat taşıyabiliyorum.


Uzuuun bir postun daha sonuna gelmişken buraya kadar gelip sabırla okuyanlara teşekkür ederim :)))) Yazının tamamını gözden geçirdim ama çok dikkat etmedim, eksik gedik bir şey kalmışsa sorunuz efem :)

14 Şubat 2011 Pazartesi

Review - Too Faced - Natural Eye Palette

Bugün nasıl bir makyaj yapsam? Şunları giyersem eğer hangi renkleri kullanmam gerekir? gibi soruları kafamdan silip atan ürünle buradayım bugün. Karşınızda, Too Faced Natural Eye Palette...



Paletin kapalı ve her tarafı açılmış hali yukarıdaki gibi. Kalkan kapağın içinde 3 tane kart var, her kart bir sıradaki farları nasıl uygulamak gerektiğini anlatıyor. 3'lü 3 sıra halinde toplamda 9 tane far var. Altta ise bir çekmece içinde fırça var. Fırçanın bir tarafı kesik uçlu açılı bir fırça, diğeri ise yumuşak sünger bir aplikatör. Açıkçası bunu görür görmez "aa kaşlarım için kullanırım bunu ben" dedim. Sanırım herkes aynı şeyi söylüyor bununla ilgili. 

Aşağıda da paletin arkası var, Too Faced'i kuran arkadaş Jerrod Blandino'nun bu paletle ilgili söyledikleri var. İsteyen olursa çeviri yapabilirim.


Sıra geldi paletin içindeki asıl güzelliklere: 3'ü 2'şer gram 6'sı 0.9'ar gramdan oluşan 9 adet far.


Farları 3 kategoriye ayırmışlar, ben de bu şekilde değerlendireceğim. 

İlk sıra "day", yani günlük hafif bir makyaj için gerekenler. Bu sıradaki farların hepsi mat, hiç bir ışıltı yok. Yumuşacıklar ve müthiş pigmentliler, dokunmayla bile deli gibi renk veriyorlar. MAC'in mat farları gibi uygulaması zor değil, korkmaya gerek yok ancak alırken biraz toz toz oluyorlar. Fırçaya alırken bir sürü ürün ziyan ediyormuşum gibi geliyor bu sebeple. 

Renkler ve ilgili kart şu şekilde, 

Heaven, harika bir "all over eye color", yani kirpik dibinden kaş altına kadar sürülebilecek bir renk. Göz kapağının rengini dengeleyip uyanık bir görüntü veriyor.

Velvet Revolver, bu kadar doğal bir gölgelendirme rengi olabileceğini düşünmemiştim. Çok güzel "blend" oluyor (karışıyor) diğer renklerle. Crease bölgesine uygulandığında varlığı yokluğu bir oluyor ama çok güzel derinlik katıyor göze.

Sexpresso, kartında da önerdiği gibi harika bir eyeliner rengi. Çok pigmentli ve rengi öyle hoş bir kahve ki, kirpik dibinde şahane bir dağılmış kalem etkisi yaratıyor, üstelik doğal duruyor. Bazen crease rengini koyulaştırmak için de kullandığım oluyor.

İkinci sıra, Classic...
Bu sıradaki renkler de çok pigmentli ama fırça dokununca tozuşuyor. Day önerisinden daha renkli daha gölgeli bir doğal görüntü sağlamak için biraraya gelmişler. Bu sıradaki ürünlerin ikisi shimmery, yani içinde direk sim yok parça parça ama ışıltılı bir görünümü var, biri matımtrak bir shimmery ve içinde incecik simler var. Bu 3 renk birbiriyle müthiş uyumlu. En sevdiğim üçlü budur :)


Silk Teddy, bu paletteki en sevdiğim renk. Harika bir ışıltısı var, ben burdayım diyor ama ağırlığını da koruyor :) Basitçe Heaven'ın ışıldamış hali diyebiliriz. Çok yumuşak, hemen renk veriyor. Ben bunu bütün crease ile kaşaltı arasındaki bölgeme uygulamıyorum kartın aksine, çok parlak geliyor öyle. sadece kaşın altını aydınlatmak için, göz pınarının çevresi için, ya da göz kapağımda kullanıyorum.

Push Up, rengini nasıl tanımlayacağımı bilemediğim bir renk. Bakırla sütlükahve arası gibi desem olur herhalde. Bu da Silk Teddy gibi shimmery bir renk. Göz kapağında çok güzel duruyor.

Erotica, mat denebilecek gibi bir shimmery ama içinde incecik altın rengi simler olan bir koyu kahve. Uygularken dikkat etmek lazım, bazı fırçalar simleri almayabiliyor. Crease için harika bir renk, ben bazen de gözümün dış yarısının kirpik dibine uyguluyorum daha alımlı bir duruş için. (Bu arada Erotica, Cocoa Puff'a göre daha küllü bir kahve tonu.)

Üçüncü sıra, Fashion...
Bu sıradaki farlar daha "renkli" doğal görünüm için. Buradaki renklerin ikisi shimmery, biri mat içinde simli. Yine bu üçlü de birbiriyle uyum içinde. Renkleri gerçekten çok başarılı seçilmiş buluyorum bütün palet için.

Nude Beach, gördüğüm en parlak, en simli far ve çok güzel. Fırça ile çok rahat uygulanmıyor, büyük simler dökülebiliyor ya da fırça tutmayabiliyor. Bu renk için en iyisi ya parmakla (gerçekten ciddiyim) ya da sünger uçlu aplikatörle uygulamak. Bana göre yine crease-kaş arası çok geniş bir alan bu yoğunlukta parıltı için. Benim gözümde bu bölge geniş tabi ben kendim için konuşuyorum, eğer kirpik-kaş aranız büyük değilse rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Honey Pot, adı üstünde bal gibi bir renk. Şampanya - bal rengi arasında bir yerde sanki bu renk. İkinci sıradaki farlar gibi shimmery bir far, ışıltılı ama içinde bariz sim yok. Göz kapağının tamamında harika duruyor, ben çok seviyorum bu rengi.

Cocoa Puff, bu da adı üstünde olan bir renk. Kakao rengi tam olarak, müthiş pigmentli bir mat, ama içinde simcikler var. Erotica ile renk farklı swatchlardan çok rahat görülebilir. Yapıları benzer ama renkler çok farklı. Bunu kartın önerdiği gibi kirpik diplerine ve crease'e beraber uyguluyorum, ağır ama harika duruyor, bence.

-----
Aaa, bitmiş.. :)

Bu ürünün fiyatı 80TL. Önce almak için çok pahalı geldi ama Sephora'dan çıkıp dolanırken "ya 9 tane far var içinde!!!!" diye düşünüp tıpış tıpış geri döndüm. Gerçekten de acelem olduğu zamanlarda elim direk bu palete gidiyor ve düşünmeden şipşak yapıyorum makyajımı. İçindeki kartlar da cidden çok yardımcı oluyor. Ben nude renklere aşina değildim ve nasıl kullanmam gerektiğini bilmiyordum, şu anda çok rahatım bu konuda. Gerçekten herkese tavsiye ediyorum bu ürünü, kesinlikle kaçırmayın derim..



11 Şubat 2011 Cuma

Review - MAC - See Sheer Lipstick

Biz alışveriş aşkıyla rujlara bakıp denemeye çalışırken bizi rahatsız etmek için her şeyi yapan sevgili mua'ya saygılarımı sunuyorum öncelikle..

Rujun kendisine gelirsek, Ataköy Plus'taki MAC mağazasından aldım. Herhalde 10 tane ruj deneyip sildim bunu bulana kadar.


Tam aradığım renk diyebilirim. Yapısı lustre olduğundan çok çok yoğun renk vermiyor, rengi çok doğal, en azından benim ten rengimde öyle duruyor (nw20-c2). Hem günlük hem de daha ağır yaptığım makyajlara yakıştırıyorum bunu. Patisserie'den sonra elimin en çok gittiği ruj kesinlikle. Lafı gelmişken, Patisserie'yi bu zamana kadar tanıtmamakla ayıp etmişim, en sevdiğim ruj kendisi. Neyse :)


Kalıcılık adına çok bir şey beklememek gerek yapısından dolayı, lustre rujlardan matte'ler gibi saatlerce çok rahat dayanmasını beklememek lazım. Yine de ben rujları iyi taşıyorum, bu ruj ben yemek yiyene kadar duruyor. Dudaklarımı kurutmuyor hatta nemlediriyor bile diyebilirim sanırım. İçinde sim filan yok, düz cream şeklinde, tam benim sevdiğim gibi yani :)

Bu da rengi.. Güneşten biraz parlak çıkmış ama renk budur yani, bir yanlışlık yok :) Turuncu gibi kırmızı gibi değil gibi... Öyle bir şey işte.


MAC rujların fiyatı 38TL.

7 Şubat 2011 Pazartesi

Review - Flormar - Longwearing Lipgloss #410 - #412 - #402 - #404

Flormar'ın en sevdiğim ürünlerinden biri de Longwearing serisinin glossları. Normal bilindik glosslara göre tombik ambalaja sahip bu ürünler. Kaliteli ve şık görünüyorlar dışarıdan bakınca.

Şöyle bir toplu bakış atalım.. Renkler daha net görünsün diye yazıları arkaya attım, keşke diyorum şimdi bir de görünen fotoğraf çekseymişim. Güzel duruyor çünkü, gerçi silinir yakında :)


Bu glossları iki parça halinde anlatacağım, çünkü ortadaki ikişi müthiş derecede simli ve kenardakilerin sadece ince ışıltıları var. En aşağıdaki swatch fotoğraflarından fark çoook net görülüyor zaten.

Bu ürünlerle ilgili genel olarak söyleyeceğim şeylerin başında fiyatları geliyor, 9.90TL. Şaka gibi değil mi? Üstelik kalıcı bunlar, sürdüğünüz gibi giden şeylerden değil, Golden Rose'un roller'lı glossları gibi mesela... Sadece burdan bile kocaman bir artı alıyor benden.

Ürünlerin bir kokusu var, o bilindik kozmetik kokusu değil, aromalı. Ne olduğunu çözemedim, zaten çok kötüyüm koku tanımlamada. Koklayın ama mutlaka almadan önce, benim hoşuma gitti diyemem ama rahatsız etmedi, sizi bilemem tabi :)

Açıkçası test etmedim ne kadar duruyor diye ama eğer yemek filan yemezsem kolay kolay gitmiyor saatlerce, cidden. Maybelline'in glosslarını çok severim ben normalde ama elim bunlara daha çok gidiyor, çünkü daha kalıcılar.

Bu arada unutmadan söyleyeyim, benim için ikinci kocaman artıyı almasının sebebi ise fırçası. :) Sünger filan değil, güzel bir fırçası var plastik kıllardan oluşan, bu da ürünü çok rahat yaymayı sağlıyor, çünkü ürün çok yoğun. Yoğun dediysem yanıltmayayım, çok yapış yapış değil. Zaten hiç yapış yapış olmasa kalıcı olmaz, di mi :) Olsun o kadar.

Gelelim detaylara..

L412 ve L404 içinde ince ışıltılar olan yoğun renkli ürünler.  Fotoğrafları tıklayıp büyük hallerine bakmanızı tavsiye ediyorum, incecik ışıltılar çok net görnüyor çünkü.



Bu iki renk en çok kullandıklarım, çünkü içindeki incecik ışıltılar (taktım bu lafa da :))günlük kullanıma çok uygun yapıyor. Herhangi bir rujun üzerinde kullanılabilir, hangi rengin üzerinde denediysem harika sonuçlar elde ettim. Rujun da rengine bağlı olarak etkileri değişiyor tabii ama genellikle 404 daha doğallaştırıyor rengi yumuşatarak, 412 ise canlandırıyor.

Bunların duruşlarını çok seviyorum, sürümü de çok kolay, yapıları çok güzel. Gayet homojen olarak sürülebiliyor kolayca, bol bol da sürsem azıcık parlatsın diye de sürsem rengi eşit dağıtmam hiç zor olmuyor.

Gelelim manyak parıltılı olan ikiliye: L402 ve L410..



L410, 404'ün deli parlayanı olarak rahatlıkla tanımlanabilir sanıyorum ki :) Çok hoş bir kavun rengi var, parıl parıl. Bayılıyorum buna, resmen kendisiyle aşk yaşıyorum her sürdüğümde.. Tabii bunu günlük (aka okula giderken) kullanmıyorum, abartı olur çünkü. Gerçekten çok parlıyor. MAC'in dazzleglass'ları ile bir karşılaştırma yapmak gerekbilir hatta, muhtemelen MAC döver ama olsun, bakmak lazım :)

L402'yi çok severek aldım ama eve geldiğimde aslında kendisini sevmediğimi farkettim. Benim için fazla fuşya çünkü, yakıştıramadım kendime. Bu yüzden bir kere denedim, yine beğenmedim koydum kenara. Satış filan yaparsam ekleyeceğim oraya. Renk harika bir renk ama, hakkını yemeyeyim yine de. Belli olmaz, belki severim sonra :)

Swatch hemen aşağıda. Soldaki pek parlamayan güneşli bir günde oda içindeki görünüşleri, sağdaki ışıldayan muhteşem görüntü ise güneş ışığı direk vururken görünüşleri. Sanırım burda anlaşılır ne kadar parladıkları :) Lütfen lütfen lüften, şunu büyütüp öyle bakın. Harikalar. Üstelik bu fiyata.. Bütün seri bile alınabilir :D


Çok güzeller çoook!


Blogumu özlemişim, bir daha bu kadar ara vermek durumunda kalmam umarım :)


PS: L404 MAC'in geçen seneki bir koleksiyonunda (bir sürü mineral iki renkli allık ve bir sürü cremesheen glass vardı, neydi?) çıkan cremesheen glosslardan çok çok sevdiğim Richer, Lusher'a çok benziyor gibi görünüyor, malesef o kadar değil. Karşılaştırma fotoğrafları çektim, onları da yayınlayacağım.

6 Şubat 2011 Pazar

bir süre aradan sonra yeniden :)

Okulun son zamanları ve ara tatilde kendime blogdan tatil verdim :) Şu günlerde havaların güneşli olmasından faydalanaıp bir sürü fotoğraf çektim, yani bir süre neler yazacağım belli ekstra bir şey çıkmazsa.

Sıralı değiller ama teker teker şunlar gelecek,

-MAC See Sheer Lipstick
-Flormar Longwearing Lipgloss - 402, 404, 410, 412
-Flormar Longwearing Lipstick - 16
-MAC Richer, Lusher Cremesheen Lipglass + Flormar L404 ile karşılaştırma
-Sephora Flashy Line - indirimde satılan 7li set
-Too Faced Natural Eye Palette
-Too Faced Bronzed and Beautiful (bronzer paleti)
-Benefit Confessions of a Concealaholic
-Pastel 25 oje

"Önce şunu yazsana" diyen varsa önerilere açığım :) Daha fotoğrafları editleyeceğim çünkü, istek sırasına göre yayınlayabilirim.

A bir de saçlarımın fotoğraflarını çekmiştim boyama öncesi ve sonrasında, o da var sırada gelecekler içinde, Jean's Color boya review ile birlikte :)

Herkese yeniden iyi yıllar, ben photoshop başındayım bir süre, hemen döneceğim :)